23:43
2 Koca Yıl
23:43Bugün 23 Nisan ama neşe dolamıyor insan, olmuyor. 2 yıl geçti, kocaman 2 yıl. O güzel insanı bir an bile aklımdan çıkarmadığım 2 koca yıl...
Bugün 23 Nisan ama neşe dolamıyor insan, olmuyor. 2 yıl geçti, kocaman 2 yıl. O güzel insanı bir an bile aklımdan çıkarmadığım 2 koca yıl. Hala ara ara şaka yapıyor olmalı diyorum, ya tanrı benle taşşak geçiyor ya da o güzel kadın, annemin şaka anlayışı baya değişti diyorum. İnanmak istemiyorum, ama gece eve geldiğimde yine onu görmediğimde dank ediyor kafama 23 Nisan 2012, saat 09:20.
Gece boyu bitmek bilmeyen ağrıları 1.5 senelik savaşının sonuna yaklaştığımızın habercisiydi adeta. Zaten gün saymaya başlamıştık ya 6 ay önceden. Kabul etmemek, savaşmak fayda etmedi. Sabahın ilk ışıklarıyla ayağa kalkan apartman ahalisi soluğu bizim evde aldı. Ambülansa Ribozom binsin dediler, en çok o ilgilendi; her şeyini bilir. Ambülanstaki, hastanedeki bakışı hala aklımda; içimde bir yara. Ben gidiyorum diyordu adeta, geldiler beni almaya. Ama üzülme diyordu sanki, bana güveniyormuşçasına. Bak ev sana emanet dermişçesine.
Tanıyordu işte çocuklarını; en çok kim onun gibi biliyordu. Hep derdi zaten bana "kız kardeşin de, abin de küçükken elimden hiç tutmadı; ama sen de hiç bırakmadın" diye. Bebekliğimden beri ilk kez hastanede bıraktığım o eli bir daha asla tutamayacağımı nereden bilecektim ki?
Zaman geçiyor, geçiyor geçmesine de acı geçmiyor. Hiç geçmedi, geçmeyecek. Üstüne atılan toprak bile onu canlı kılıyor, ta buranda taşıyorsun hep. Hissediyorsun. Canım annem diyorsun yatakta, ağlıyorsun. Susmak istiyorsun ya da sessiz ağlamak. Ki duymasın kardeşin, üzülmesin o da diye. Zar zor tutuyorsun kendini ama yine de düşüyor o göz yaşları yavaşça elmacıklardan.
2 koca yıl diyorum, onsuz geçen 2 koca yıl. Evde hep bir "annem olsa böyle derdi, annem olsa hep böyle yapardı" lakırdıları. Onu kelimelerde yaşatmak hoşuma gidiyor. Onunla yaşamak gibi geliyor; bazen de onunla ölmek. Şu an ölüyüm ben; annemle öldüm.